Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Evlenme hakkı” başlıklı 12. maddesi şöyledir:
“Evlenme çağına gelen her erkek ve kadın, bu hakkın kullanımını düzenleyen ulusal yasalara uygun olarak evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.”
Anayasa’da evlenme hakkı ile ilgili açık bir normatif düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte bu hakkın Anayasa’da yer verilen bazı hükümlere ilişkin olduğunun kabulü mümkündür. Bu bağlamda Anayasa’nın 20. ve 41. maddeleri, evlenme ve aile kurma hakkı açısından önemli birer normatif dayanaktır. Zira evlenmek veya evlenmemek kişinin özel yaşamının ve aile yaşamının bir parçasını oluşturmakta, bu yönüyle söz konusu hak Anayasa’nın 20. maddesinde yer verilen özel ve aile hayatına saygı hakkının bir görünümünü oluşturmaktadır. Söz konusu hakla bağlantılı bir diğer hüküm ise Anayasa’nın 41. maddesi olup belirtilen madde metninde de açıkça evlenme hakkından bahsedilmemekle birlikte, madde gerekçesinde yer alan “Ailenin korunması fikrinin, her şeyden önce Medenî Kanun anlamında evliliklerin kurulmasını yaygınlaştırmak ve kolaylaştırmak olduğu şüphesizdir.” ifadesinden yola çıkarak amaçsal bir yorum ile belirtilen hakkın varlığından söz edilmesi mümkündür.
Aynı yorum aile kurma hakkı açısından da geçerlidir. Anayasa’nın 20. maddesi aile kurma hakkını değil daha önce gerçekleşen bir evlilikle ortaya çıkan aile yaşamına saygıyı korumakla birlikte aile kurma hakkı da kişinin özel yaşamına ve aile yaşamına ilişkin bir konu olduğundan bu kavramlara saygı hakkı, aile kurma hakkını da içermektedir. Bu kapsamda Anayasa’nın 41. maddesinin ilk iki fıkrasında “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.” ifadelerine yer verilmiştir. Söz konusu düzenleme de aile kurma hakkına değil kurulmuş bir ailenin devlet tarafından korunmasına yer vermekle birlikte madde gerekçesinde yer verilen “Ailenin korunması fikrinin, her şeyden önce Medenî Kanun anlamında evliliklerin kurulmasını yaygınlaştırmak ve kolaylaştırmak olduğu şüphesizdir.” ifadesinden aile kurma hakkının elde edilmesi mümkündür.
Anayasa Mahkemesi de birçok kararında Anayasa’nın 41. maddesinde aile kurumunun özel olarak düzenlendiğini, anayasal güvenceye bağlandığını ve korumaya alındığını ifade ederek aile kurma hakkının da korumaya alınmasını mümkün kılmıştır. Mahkemeye göre aileyi Türk toplumunun temeli olarak tanımlayan Anayasa’nın 41. maddesinde, ailenin birey ve toplum hayatındaki önemine işaret edilmiş; devlete, ailenin korunması için gerekli düzenlemeleri yapması ve teşkilatı kurması konusunda ödevler yüklenmiştir. Böylece aile kurumuna anayasal koruma sağlanmıştır. Bu düzenlemeyle eşler ve çocuklardan oluşan ailenin birlik ve bütünlüğünün korunması amaçlanmaktadır. Mahkeme“Anayasa’nın 41. maddesinde, ailenin Türk toplumunun temeli olduğu vurgulandıktan sonra, Devletin ailenin huzur ve refahı, özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alacağı öngörülmüş, Devlete aileye yönelik bazı görevler yükleyerek aile kurumuna anayasal güvence sağlanmak istenmiştir. Devlete yüklenen tüm koruma görevlerinin aile içi koşulların düzeltilmesi, iyileştirilmesiyle ilgili olduğu açıktır. Amaç karı, koca ve çocuklardan oluşan ailenin birlik ve bütünlüğünü korumaktır.” tespitlerinde bulunmuş olup Anayasa’nın 41. maddesinin ailenin korunmasına dair bu şekilde bir yükümlülük öngördüğü yönündeki tespitler kapsamında aile kurma hakkının da 41. maddeyle ilgili olduğu açıktır (AYM, E.2005/26, K.2008/105, 15/5/2008; E.1999/35, K.2002/104, 12/11/2002; E.2013/158, K.2014/68, 27/3/2014).
Evlenme hakkı, Sözleşme’nin 12. maddesinde ayrıca düzenlenmiş olup bu hak Sözleşme’nin 8. maddesinde yer verilen özel ve aile yaşamına saygı hakkı ile de yakından ilişkilidir. Bununla birlikte Sözleşme’nin 8. maddesinin koruduğu aile yaşamı kavramı yalnızca resmî evlilik ilişkisi sonucunda ortaya çıkan aile yaşamı ile sınırlı olmayıp kişilerin evlenmiş olduğu durumlarda mevcut evlilik yaşantısına yönelik müdahaleler 8. madde kapsamında değerlendirilmektedir (Schober/Avusturya, (k.k.), B. No: 34891/97, 9/11/1999, § 1).
Amaç karı, koca ve çocuklardan oluşan ailenin birlik ve bütünlüğünü korumaktır.